Çok karamsar yazmışım bir önceki yazımda. Evet, o gece çok zor geçti ama sabahında moralim iyiydi. Uzun sürmez benim bu hallerim. Sabahları keyifli uyanırım genelde. Zaten İpek doğduğundan beri her sabah çok daha mutlu uyanıyorum. Daha küçücükten itibaren İpek'le uyandığımız her sabah, kızıma önce sıkı sıkı sarılıyorum sonra yüksek sesle "uyandık, yaşasın, alkış, yihhuuu" diye bağırıyorum. "Bu sabah da beraber uyandık İpek'ciğim şükredelim" diyorum. İpek bu sabah seramonilerine alıştı artık. Bazen sabah uyandığında daha emerken alkış yapmaya başlıyor.
Ağrım halen devam ediyor, yürürken zorlanıyorum, ayakta kalmak da çok zorluyor. Yarın doktora gidicez, bakalım neymiş bu durumun sebebi. Başlık yürümek ama benim yürümem ile ilgili değil İpek hanımın yürümesi ile ilgili.
Evet, İpek kızım da ilk adımlarını atmaya başladı. Her bebek için önemli bir gelişim aşaması gerçekten. Bunu İpek'i izlerken çok daha iyi anladım.
Cumartesi akşamı İpek elimden tutup beni çeke çeke abisinin odasına götürdü. Odaya girince abisine klasik tezahüratlarını yaptı. Sonra abisinin yatıyor olduğu yataktan odanın diğer tarafına doğru hiçbir yere tutunmadan yürüdü, yaklaşık 1,5 - 2 metrelik bir mesafe. Biz donakaldık. Çünkü ellerini bırakarak denge denemeleri yaptığı ve bir yerden bir yere geçerken tutunmadan atıldığı oluyordu ama bunlar o kadar da sık olmuyordu. Yani biz böyle bir hamleye hazırlıklı değildik. Sonrasında odanın bir yanından öbür yanına defalarca gitti geldi. Kimisinde düştü, kimisinde tamamladı. Sonra salona geldik, bu sefer daha uzun mesafeler denemeye başladı. Babası eve geldiğinde onun için de tam bir sürpriz oldu.
Beni bu konuda yazmaya iten asıl durum ise, İpek'in bu yürüme denemelerinde nasıl mutlu olduğu. İlk akşam abisinin odasında yürüdükçe o kadar mutlu oldu ki. Her deneme sonrası alkış, kahkaha, yere oturup bacakları çırpmalar ve daha neler. Zaten her yürüyüşünü kıkırdayarak yapıyor. Eller havada, yüzde kocaman bir gülümseme ve dünyalar tatlısı kırkırdamaları. Dengesini bulamayıp düşmelerinin bazılarının nedeni muhtemelen kıkırdamaktan önünü göremiyor olması :)) Dün akşam da aynı şekilde salonda kıkır kıkır bir o yana bir bu yana gitti. Heryerde kendini deniyor artık. Sanırım böyle böyle gittikçe denge kazanacak. Elbette kızımın yürüyor olması beni heyecanlandırıyor ve mutlu ediyor ama asıl mutlu eden İpek'in keyfini, heyecanını, neşesini ve mutluluğunu görmek. Biz de tabii olayın eğlencesine ve heyecanına kapılıp her birimiz salonun bir tarafına geçip "İpek gel gel gel" dedik. İşin komiği artık İpek kendi başına yürüme denemelerin kendi kendine "ge, ge, ge" diyerek yürüyor :)) Yürürken o kelimeleri söylemesi gerektiğini düşünüyor herhalde.
Güleryüzlü bebeğim zaten emeklerken de hep gülüyordu, dilerim herzaman kendini ve hayatı böyle keyifle ve neşeyle keşfeder ve yaşar.