3 Mart 2012 Cumartesi

Melek mi? Şeytan mı?

İpek'in dokuzuncu ay kontrolü için doğumdan itibaren gittiğimiz doktoruna gitmeye üşendim. Haftaiçi öğlen saatinde bile Anadolu yakasından Nişantaşına gitmek zulüm olabiliyor gerçekten. Bize yakın olan Medamerikan polikliniğinde bir doktora götüriyim dedim, neticede boyunu kilosunu ölçecek, dinleyecek filan. Önce beslenmeden, genel davranışlarından konuştuk, muayene etti sonra konu uykuya geldi. Ben İpek'in gece sık sık uyandığını, emzirip tekrar uyuttuğumu söylediğimde, bu aylardaki bebeklerin kesintisiz 5-6 saat uyumaları gerektiğini, beni emzik olarak kullandığını, beni sömürdüğünü, bebeğin oyuncağı olmamam gerektiğini, uykuya alıştırmak için gerekirse bir miktar ağlamasına göz yummam gerektiğini söylemez mi??? Üstelik beslenme konuşurken sabahları yumurta, peynir vs. yiyor dediğim çocuğum için bana 10 dakika boyunca milupa'nın tahıllı mamasını ve mama teknolojisini övüp sabahları çekinmeden bu mamayı da verebileceğimi söyledikten ve beni sinir ettikten sonra söyledi bu sözleri. Anlamıycak bir insanla tartışmaya girmek istemediğim ve bir an önce muayeneyi bitirmek istediğim için bu sözlere karşılık birşey demedim ama sonra pişman oldum. Aslında İpek'in yanında kimsenin böyle konuşmasına izin vermemeye çalışıyorum. Bazen lafı değiştirerek bazen şaka veya espri ile karşılık vererek yakın çevremin veya karşılaştığım diğer insanların bebekler ile ilgili bu hiç anlayamadığım düşüncelerini geri püskürtmeye çalışıyorum. Ama bir doktorun bu tarzda konuşmasına karşın tavrımı belli etseydim keşke. Belki benden sonra başka annelerle konuşurken daha dikkatli olmaya çalışırdı.

Hamileliğim sürecinden itibaren hem kendi çevremde hem de bir şekilde iletişime geçtiğim insanlarda hep dikkatimi çeken bir konu oldu bu durum. Bebekleri anlatırken, bebeklerle konuşurken, bebek davranışlarını anlamlandırırken insanların kullandığı kelimeler ve tavırları. O kadar çok negatif kelime ile dolu ki; huysuz, yaramaz, inatçı, karıştırıcı vs. vs. Evet ama hani bebekler melekti, masum ve saflardı? Lafa gelince evimizin neşesi, hayatımızın anlamı olan bebeklerle ilgili bu durumun, toplumda bir çeşit iki yüzlülük olduğunu düşünüyorum.

Bir aile büyüğümüz 40 yıl önce, maaile birararada yaşadıkları zamanlardaki bir olayı şöyle anlatıyor: "Ayşe o kadar yaramaz bir bebekti ki, 2-3 aylıkken durmadan ağlar biz her yöntemi deneyip susturamazdık." 2-3 aylık bir bebek ve yaramazlık!!??!! yanyana bile gelemiyorlar. yaramazlık nedir? çocuk ne yapınca yaramaz olur? diye tartışmayacağım bile. Bence bu olay şöyle anlatılmalıydı "Ayşe'nin gaz sancıları vardı, ağlayarak bize derdini anlatmaya çalışıyordu ancak biz, tepesindeki 10 tane "yetişkin", bebeği anlamaya çalışmayıp, bir de susturmaya çalışıyorduk."

Bebek daha doğar doğmaz başlayan ve gelişen muhabbetler:

"Huysuz bir bebek mi?"
"Seni uyutmuyor mu yoksa?"
"aaaa bak bak nasıl da inat ediyor!" (bebek daha iki aylık)
"seni kullanmasına izin verme"
"kucağa alıştırma"
"ağlayınca hemen kucağa alma"
"ağlayarak her istediğini yaptırır"
"bırak koltuğuna otursun, niye kucağına alıyorsun ki"
"seni yaramaz seni"  (sevgi belirtisi)
"bak şu şımarıklıklara"
"çocuk dediğin ağlar"
"ağlasın ki ciğerleri açılsın"
"bak yaa annesine hiç nefes aldırmıyor"
"çirkin" (nazar değmesin diye çirkin denirmiş, acayip sinir oluyordum, birilerinin kalbini kırmamak için zor tuttum kendimi, nasıl bir mantık bir bebeğe çirkin der!!!!)
"sen yandın karıştırıcı olacak bu"
"kızım bu çocuk seni sömürüyor"

Bunlar hatırlayabildiklerim, yakıştırmalar çok daha zengin. Benim içimden hep farklı şeyler geldi. "Seni şirine seni" diyorum kızıma.  "Haklısın" diyorum hep, "canın sıkıldı, kucak istiyorsun, karnın acıktı, uykun geldi, burayı sevmedin gitmek istiyorsun, masanın üzerindekileri istiyorsun..." Haklısın, sorun sende değil, zaten bunlar sorun değil, senin ihtiyaçların, isteklerin. Sorun, senin iletişim kurmaya çalışan bir birey olduğunu anlamaya çalışmayıp kendi kendine yorum yapan biz yetişkinlerde. "Sömürüyor" diyen bir insan sömürmeyi veya sömürülmeyi aklından geçiriyor demektir. Mevlana der ki: "Testi içindekini sızdırır."



4 yorum:

  1. Doktorun dediklerini okurken kahkaha attim,, Ama yuzume karsi soyluyor olsaydi herhalde sinirden kizarirdim,, Ne yazik ki, doktorlarin her dedigini sorgulamadan kabul ederiz cogu kez,.
    bir de minnacik bebeklerin koskoca akli basinda yetiskinleri oyuncak ettigine inaniyorlar gercekten,, onun oyuncagi, onun emzigi olmaya raziyim ki ben onun annesiyim, sen nesi oluyorsun? puff,,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aynen öyle, çocuğumla ilişkimden sana ne... doktorların bu tarz konuşmaları bizi etkilemez ancak yeni doğum yapmış, psikolojik olarak zayıf olan bir anneyi nasıl etkileyeceğini düşünsene... etraftan bu tipte hikayeler duyunca çok kötü oluyorum. Geçenlerde başka bir doktor bir arkadaşıma bebeğine ağlatarak uyku eğitimi vermesini söylemiş ve bir sürü sebep sıralamış. Kızcağızın kafası karışmış bir haldeydi. Arkadaşım uygulamadı ama uygulayanları biliyorum ve çok üzülüyorum. Onların yaptığı hata ama belki doktor yönlendirmese, farklı şekilde bilglendirse bebeklerini onun iyiliği için diye ağlamaya bırakmazlardı.

      Sil
  2. sebnemcigim, ben de senin blogun oldugunu bilmiyorum. iade-i ziyarete ancak gelebildim. cok iyi bir anne odlugunu gorebiliyorum buradan. benim sende hep gordugum o pozitif ve yumusak enerji eminim ipek'e de geciyordur. bu arada sunu soyleyeyim, poyraz'i 25.5 ay emzirdim ve o sure boyunca her gece defalarca defalarca kalkti ve meme istedi. bir sure sonra bu kadar sevecen yaklasamayabiliyorsun olaya.
    gecikmis bir tebrik, sevgi ve opucukler :)))
    banu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok tesekkurler Banucum... sen 25 ay emzirmissin ne guzel, Poyraz'ın bu kadar tatlı olmasında eminim bu güzel paylaşımınızın çok etkisi vardır, bakalım biz neler yasıycaz. bizden de sevgi ve öpücükler

      Sil